TÜRKİYE'DE SULAMA
Osmanlı Imparatorluğu döneminde , sulama çalışmalarına başlanması ve devlet eliyle bu hizmetlerin yürütülmesi 19. yüzyılın sonlarına rastlar . Bu amaçla , bugün sınırlarımız dışında kalan Işkodra ve Selanik'te dere islahı , Medine'de sulama kanallarının inşası , Musul ovasında sulama şebekesi kurulması gibi çalışmalar yapılmıştır . Bu çalışmalar içerisinde Konya ovası sulaması , sınırlarımız içerisinde kalan ilk sulama sistemi olmuştur . Birinci Dünya Savaşının hemen öncesinde büyük akarsularımızın bazılarının islahı ve bu akarsu havzalarında sulama çalışmaları planlanmış , ancak savaşın başlaması ile bu çalışmalar tamamlanamamıştır . Türkiye'de sulama çalışmaları , ikinci Dünya Savaşından sonra , özellikle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün ( DST ) kurulması ile hız kazanmış ve birçok büyük sulama projesi kamu yatırımı ile gerçekleştirilmiştir .
DSİ Genel Müdürluğu verilerine göre , Türkiye'de tarım alanı 28x10 ° ha ve bunun sulanabilir özellikte olanı 25x10 ha civarındadır . % 0-6 eğim grubu içerisinde yer alan sulanabilir özellikteki tarım alanının 13.5x10 ha kadar olduğu yaklaşımı yapılmaktadır . Türkiye'de tüketici amaçlarla yararlanılabilecek su kaynakları potansiyeli ise , 98x109 m / yıl'ı yerüstü ve 14x10 m ' / yıl'ı yeraltı olmak üzere toplam 112x109 m / yıl'dır . Türkiye'de nüfusun 2030 yılında 100 milyon olacağı hesaplanmakta ve su kaynakları potansiyelinin 18x10ºm / yıl'ının içme ve kullanma , 22x10ºm / yılının ise sanayi gereksinimini karşılaması planlanmaktadır . Dolayısı ile 2030 yılında sulamaya ayrılabilecek miktar ancak 72x109 m / yıl olacaktır ve bu miktar ile 8.5x100 ha alanın sulanması hedeflenmiştir . Bunun yanında , Türkiye'de mevcut durumda toplam 5.1x10 ha alanda sulama sistemi kurulmasına karşın net sulanan alan bu değerin epey altındadır . Kesin veriler bulunmamakla birlikte , sulanan alanlarda uygulanan basınçlı sulama yöntemlerinin % 20'den daha az olduğu söylenebilir . Diğer bir deyişle , Türkiye'de sulanan alanların % 80'den fazlasında yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır . Yüzey sulama yöntemlerinin uygulandığı alanın önemli bir bölümünde ise , sulama randımanı son derece düşük olan salma sulama yöntemi kullanılmaktadır . Oysa yalnızca toprak ve topografya özellikleri açısından , % 0-6 eğim grubu içerisinde yer alan 13.5x10 ha sulanabilir alanın % 63'ünde basınçlı sulama yöntemlerinin uygulanması gerektiği belirlenmiştir . Bitki özellikleri , su kaynakları kısıtı , ekonomik koşullar vb . faktörler de göz önüne alındığında bu oranın daha da artacağı söylenebilir . Görüldüğü gibi , su kaynaklarımızın optimum kullanımı açısından , Türkiye'de mevcut durumda uygulanan sulama teknolojilerini iyileştirmek , gerekli yerlerde basınçlı sulama yöntemlerini uygulamak ve böylelikle mevcut su kaynakları potansiyeli ile daha geniş alanı sulamaya açmak zorunluluğu vardır . Örneğin , sulamaya ayrılacak 72x109 m / yıl su ile hedeflenen 8.5x10 % ha alanın sulanabilmesi için basınçlı sulama yöntemleri oranının % 70'in üzerine çıkarılması ve gerekli olan yerlerde havzalar düzeyinde su nakli yapılması ön koşuldur.
